29 Aralık 2012 Cumartesi

Çin Müslümanları Rahat Bırak Artık!

Müslümanları idam edip organlarını alıyorlar | Timetür

Çin'de infaz edilen mahkûmların vücutlarından alınan organlar dünyanın tepkisini çekerken, organları alınanları çoğunluğu müslümanlardan oluşuyor.Kızıl Çin'in görülmemiş işkenceleri ve sömürüsüyle adeta inim inim inlemekte olan müslümanların çilesi öldükten sonra da devam ediyor. 

İnsanlar maddi manevi köklerinden koparılırken, dünyanın gözü önünde asimile ediliyor. Ölü ve yaralı sayısının dahi bilinmediği topraklarda Çin'in idam cezaları yıllardır eleştirilerin odağında.
 Dünyanın hiçbir ülkesinde Çin'deki kadar insan idam edilmediği gibi infazların tam sayısı ise bilinmiyor. Zira “Çin'de idam edilen kişilerin sayısı bir devlet sırrı gibi saklanıyor. Dışarıya sızan bilgilere göre 2011 yılında Çin'de yaklaşık 4 bin kişiden fazla kişinin idam edildiği, infazı gerçekleşenlerin neredeyse tamamının müslüman olduğu biliriliyor..

MÜSLÜMANLARIN ORGANLARI RIZASI DIŞINDA GASPEDİLİYOR
İnsan hakları örgütleri açıklanmayan rakamların çok daha büyük olduğundan endişe ederken infaz edilen müslümanların organları kimseye sorulmadan alınıyor.  “Çin'de idam edilenlerin organları, nakillerde en önemli kaynak durumunda. Hatta devlet makamları da bunu kabul ediyor.  Çin'de ilk organ nakilleri ise 1970'lerin başında yapılmaya başlandı. Büyük paraların döndüğü organ gaspında, Çin'in zenginlerinin yanısıra dünya ülkelerine satılmak amacıyla  idam edilen mahkumlardan alınıyor. Bir başka gerçek ise hiç bir Çin vatandaşı, organ bağışında bulunmuyor. 

Organ bağışı kültürel tabu

 
“ Çinliler ölümden sonra insanın dünyayı terk ettiğine ve başka bir dünyaya adım attığına inanır, dolayısıyla insanın organlarını kaybetmemesi gerekir. Bu yüzden bağışta bulunanların sayısı çok düşük. Ve bu da bir şekilde müslümanlardan idam edilenlerin organlarını almaya yönlendiriyor"

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) idam edilen mahkûmlardan organlarının alınmasını 25 yıldır eleştiriyor. Uluslararası Af Örgütü'nden Roseanne Rise "Mahkûmların bu kararı verecek kadar bağımsız ve özgür olmadıkları konusunda endişelerimiz var. Çünkü devlete tabi oldukları bir cezaevinde kalıyorlar ve günlük gereksinimlerini devlet karşılıyor" diyor.


Yeni organ bağışı sistemi
Çin hükümeti yaptığı son açıklamada infaz edilen kişilerin organlarının alınmasını engelleyeceğini duyurdu. Ancak şimdiki işleyiş 2015 yılına kadar yürürlükte kalacak. Devlet de bu zamana kadar halkı organ bağışı konusunda teşvik edecek, nakiller için bir ağ oluşturulacak, vatandaşları bilgilendirecek. Çinlilerin büyük çoğunluğu organ bağışı için nereye başvuracakları nasıl kayıt olacakları konusunda bilgisiz. Ne var ki gençler yaşlılardan farklı olarak organ bağışına daha açık durumda.
Öksürük şurubundan ölenlerin sayısı 36 oldu | Timetürk Haber
Pakistan'ın Pencap eyaletinde öksürük şurubunun yol açtığı zehirlenme sonucu ölenlerin sayısının 36'ya çıktığı bildirildi. 

Sağlık Bakanlığı yetkilileri, eczanelerde reçetesiz satılan öksürük şurubunun toplanması için güvenlik birimlerine talimat verildiğini açıkladı.

Lahor ve Gujranvala illerinde onlarca kişinin söz konusu şurup nedeniyle tedavi altında olduğu belirtildi.
Pakistan'ın Pencap eyaletinde geçen ay, yüksek oranda alkol içeren naşka markalı öksürük şurubu 29 kişinin ölümüne neden olmuştu.

28 Aralık 2012 Cuma

Keşmir'de iki direnişçi öldürüldü | Timetürk Haber

Hindistan askerleri Keşmir'de iki direnişçiyi öldürdü, operasyonu protesto eden halkın üzerine açılan ateşte yedi sivil yaralandı.


Olayların ardından Pulvama'da sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Hindistan işgali altındaki Keşmir'de 1989'dan beri on binlerce Hint askeri konuşlanmış durumda. Keşmirliler, Hindistan ile Pakistan'ın ayrılmasından beri bağımsızlıkları için mücadele ediyor. (Hatta Aamir Khan'ın Fanaa filminde de Hindistan-Pakistan arasındaki sorunlu bölge olan Keşmir'den bahsediyor.Çok acıklı bir film bu nedenle bu haber dikkatimi çekti.)

Hindistan askerleri 1989'dan bu yana yaklaşık 94 bin Keşmirliyi katletti.
Artık kağıdıyla birlikte yiyeceğiz! | Timetürk Haber

Brezilya'da Bob's isimli fast food zinciri, ambalajı da yenen hamburgerler yaptı. Firmanın müşterileri, hamburgeri ambalajıyla birlikte yiyor.

Comunicadores internet sitesi, yenebilen hamburger ambalajının büyük ilgi gördüğünü, hiçbir müşterinin hamburgeri yedikten sonra kağıdını atmadığını bildirdi. İnsanların hamburgerin sarılı olduğu ambalaja ketçap sıkıp yemeleri ilginç bir görüntü oluşturuyor. 

Uygulamayla müşteriler, ambalajı çıkarmakla vakit kaybetmeden, hamburgeri hemen iştahla mideye indiriyorlar. (Obezitenin artışına katkı sağlayacağından eminim hızlıca mideye indirmek ve sırf bu yüzden kağıdını bile yemenin icadı,  dünya ne garip!)
Özel araştırmalar sonucu tamamen yenebilen hamburger ambalajları geliştirilirken uygulamanın yaygınlaşacağı sanılıyor.

Büyük Tehlike İsrail ! Mirasımız Tehlikede..

İsrail, Mescid-i Aksa'yı bölüyor! | Timetürk Haber
Kudüs ve Civarındaki Osmanlı Mirasını Koruma ve Yaşatma Derneği (Mirasımız Derneği) Genel Başkanı Muhammed Demirci, ''İsrail'in, Mescid-i Aksa'yı böleceğini'' iddia etti

Demirci, şu anda İsrail Meclisi'nde Mescid-i Aksa'nın bölünmesi konusunun gündemde olduğunu belirtti. Mescid-i Aksa konusunda ''haftanın belli günleri Müslümanlar, belli günleri ise Yahudiler kullansın'' ve ''Mescid-i Aksa'nın ortasına bir duvar örerek, bir kısmını Müslümanların diğer kısmını ise Yahudilerin kullanımına açılması'' şeklinde görüşlerin tartışıldığını belirten Demirci, bu tartışmaların Mescid-i Aksa'nın bölünmesi için zemin hazırlandığını ifade etti.

Mescid-i Aksa'nın bölünmesi için yasa tasarısı hazırlanarak, İsrail Meclisi'ne sunulduğunu hatırlatan Demirci, İsrail'in Mescid'in etrafını tamamen Yahudileştirdiğine dikkati çekti. Mescid-i Aksa'nın altında yaptığı kazı çalışmaları neticesinde Sinagog ve müze yaptığını ifade eden Demirci, İsrail'in şu anda ikinci aşamaya geçildiğini söyledi.

Demirci, bu konuda Kudüs Belediyesi'nin Mescid-i Aksa'nın 144 metrekarelik bölümünü ''mukaddes mekan'', ''Müslümanların ibadet ettiği cami'' alanından çıkararak, herkesin kullanabileceği, piknik yapabileceği alan statüsüne geçirdiğini söyledi.

Türkiye'de yaşayan Müslümanların duyarsız kalmamasını isteyen Demirci, bu duruma karşı koymak için, ''Mirasımız Tehlikede'' isimli bir program yapacaklarını duyurdu.

Programın, 30 Aralık Pazar günü İstanbul Eyüp Feshane'de Saat 17.00'de başlayacağını bildiren Demirci, programa 1948 Filistin İslami Hareketi lideri Şeyh Raid Salah, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici gibi çok sayıda davetlinin yanısıra binlerce kişinin katılımını beklediklerini söyledi.

Demirci, ''Mescid-i Aksa'nın bölünmesine karşı olduğumuz için Feshane'de olacağız. İsrail'e, 'Mescid-i Aksa'yı bölemeyeceksin' demek için orada olacağız'' dedi.

27 Aralık 2012 Perşembe

Sağlıklı bir uyku ne kadar ve nasıl olmalı?

Sağlıklı bir uyku ne kadar ve nasıl olmalı?Uykunun en çok ışıktan etkilendiği, bu nedenle ışık almayan karanlık ortamlarda uyunması gerektiği, sağlık uzmanı tarafından ifade edildi.


Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Uyku Laboratuvarı'ndan Prof. Dr. Tunçalp Demir , uykunun en çok ışıktan etkilendiğini, bu nedenle ışık almayan karanlık ortamlarda uyunması gerektiğini söyledi.

Tunçalp Demir, soruları yanıtlarken, uyku süresinin ortalama 6,5–8,5 saat arasında bulunduğunu kaydetti.

Demir, uyku sürelerinin azalmasının kişilerde davranış değişikliklerine yol açtığını vurguladı. 


Karanlık ortam ve derin uyku şart

Demir, sağlıklı bir uyku için uyunan ortamın özelliklerinin önem taşıdığını vurgulayarak, ''Özellikle uyku en çok ışıktan etkilenmektedir. Bu nedenle ışık almayan karanlık ortamlarda uyunmalıdır. Ayrıca ortamın sessiz, ısısının çok sıcak ve çok soğuk olmamasına dikkat edilmeli. Yatağın da vücuda uygun rahat bir yatak olması, yine kişiye uygun yastık seçilmesi önemlidir'' diye konuştu. 

Eczanelerde kıyamet kopacak!

1 Ocak'tan sonra hastane çilesi

E-reçete uygulamasına 1 Ocaktan itibaren geçiliyor. Sistem ağır aksak çalışıyor. Peki e-reçeteli ilaç nasıl ilaçlar alınıyor, sistem nasıl işliyor ve doktorlar e-reçete yazmazsa hasta ilacını nasıl alacak?

Kağıt reçeteyi tamamen ortadan kaldıracak olan e-reçete sistemi, elektronik ilaç sistemi MEDULA'da yaşanan aksaklıklar nedeniyle, sağlık sisteminde yeni bir soruna gebe. 1 Temmuz'dan beri uygulanan, 1 Ocak'ta ise tüm Türkiye'de zorunlu hale gelecek olan e-reçete sistemini çalıştıran MEDULA sistemi en son önceki gün çöktü.

20 Aralık 2012 Perşembe

Irak'ta işgal bitti, fakat hala öldürüyor

Irak'ta işgal bitti, fakat hala öldürüyor
Irak'ta savaş sırasında kullanılan seyreltilmiş uranyum nedeniyle tek gözlü, iki kafalı ya da yarı insan yarı balık şeklinde bebekler doğuyor...
Irak’ta 1991’deki 1. Körfez Savaşı ve 2003-2011’deki işgal sırasında kullanılan seyreltilmiş uranyumun etkileriyle ilgili yeni bir çalışma, savaşın yıllar sonra bile nasıl yıkımlara yol açtığını ortaya koydu. Alman Der Spiegel dergisinin araştırmasına göre, şiddetli çatışmalara sahne olan Basra kentinde ölü ya da sakat doğumlardaki artış tüyler ürpertici. Kentteki mezarlık sorumlusu Askar bin Said, sadece çocuklar için kurulan mezarlığa son dönemde çok sayıda bebeğin gömüldüğünü anlatarak “Bazılarının sadece bir gözü vardı, bazılarının da iki kafası. Bazılarının vücudu ise yarı insan yarı balık gibiydi” dedi. Said ölü doğan bebeklerdeki artış nedeniyle mezarlıkta nereredeyse hiç boş yer kalmadığını söyledi.
Etkisi yıllarca sürüyor 

 Almanya ’da yayımlanan Çevre Kirliliği ve Toksikoloji Bülteni’nin eylülde yayımladığı araştırma sonuçları, kentte 1994-2003 yılları arasında sakat doğumların yedi kat arttığını, her 1000 çocuktan 23’ünün sakat doğduğunu gösteriyor. Rapora göre, su ve havada etkisi uzun yıllar süren tahribat gücü yüksek seyreltilmiş uranyumla kaplı mermilerin kalıntıları, özellikle çocuklarda ciddi hastalıklara yol açıyor. Bu hastalıklar arasında hidrosefalus (beyinde su birikmesi) ve omurilikteki anormallikler başı çekiyor.
Kanser üç kat arttı 


Sadr Eğitim Hastanesi’nde görevli kanser uzmanı Cevad el Ali, 1991’deki Körfez Savaşı sonrası Basra’daki kanser vakalarının iki-üç kat arttığını söyledi. Son yıllarda daha da hızlanan bu artışın seyreltilmiş uranyumun etkisinden kaynaklandığını düşünen El Ali, “Kanser ve radyasyon arasında doğrudan bağlantı var. Etkilerinin hissedilmesi 10 ila 20 yılı bulabiliyor” diye konuştu. Yetkililer ise savaş kalıntılarının bulunduğu bölgelere uyarı işaretleri koyduklarını ama buralarda oynamak isteyen çocukları ve para kazanmak üzere mermisi toplamaya çalışanları engelleyemediklerini ifade ediyor. Daha önce de savaşın bir başka merkezi olan Felluce’yle ilgili benzer raporlar yayımlanmıştı. İngiliz gazetesi Guardian’da daha önce yayımlanan bir haberde, ‘Irak’ın Hiroşima’sı’ olarak nitelenen Felluce’nin kalıtımsal bozuklukların en sık yaşandığı kent olduğu kaydedilmişti. (BAĞDAT / DER SPIEGEL) 

19 Aralık 2012 Çarşamba

Kıssadan Hisseler

ALLAH İÇİN SEVMEK


Ebû Hureyre radıyu anh Peygamber aleyhisselâmın şöyle buyurduğunu anlatıyor:
Bir adam başka bir beldede bulunan bir arkadaşını ziyaret etmek maksadıyla yola çıkmıştı. Allahü Teâlâ adamın yolunda bir melek vazifelendirip bekletti.
Adam o melekle karşılaşınca melek kendisine:
— Nereye gidiyorsun? diye sordu. Adam:
— Şu beldede bir din kardeşim var onu ziyaret için gidiyorum diye cevap verdi. Melek:
— Onunla alâkalı yapacağın bir vazife mi var? diye sordu. Adam:
— Hayır öyle bir şey yok Allah için kendisini sevmemden başka bir işim yok dedi.
Bunun üzerine o melek:
— Ben senin o din kardeşini için sevdiğin gibi Allah'ın da seni sevdiğini sana bildirmek üzere vazifelendirilen Allahın'ın elçisiyim dedi
.



"Kıyamet gününde, hiçbir gölgenin bulunmayacağı o korkunç mahşer yerinde, Cenâb-ı Hak yedi grup insana arşının gölgesini ikrâm edecektir. Bu bahtiyarlardan biri ALLAH rızâsı için birbirini sevenlerdir. "(Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24; Müslim, Zekât 91)




Muhabbeti büyütüp geliştiren sebeplerden biri, sevgiyi dillendirmektir. Bunu bize sevgili Efendimiz öğretmiştir:
Bir gün Efendimiz’in yanında oturan bir adam, yoldan geçen şahsı Kâinâtın Efendisi’ne gösterdi: 
“Yâ Resûlallah! Ben şu adamı çok seviyorum” dedi. 
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selem: 
“Onu sevdiğini kendisine söyledin mi?” diye sordu. 
“Hayır, söylemedim” deyince: 
“Hemen git ve ona kendisini sevdiğini söyle!” buyurdu. 

Sahâbî yerinden kalktı; o zâtın arkasından yetişti ve: 
“Ben seni ALLAH rızâsı için seviyorum” dedi. 



Müslimden Rivayetle;
“İman etmedikçe cennete giremeyeceksiniz.”
“Birbirinizi sevmedikçe iman edemezsiniz.
“Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir ameli size haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız.” Hadis-i Şerif
“Beni rızâsı için sevdiğin ALLAH da seni sevsin.” (Ebû Dâvûd, Edeb 112, 113; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 140-141, 150) 



Allah Resulü (s.a.v)
“Müslüman, dilinden ve ellinden diğer müslümanların güvende olduğu, mü’min de insanların malları ve canları hususunda kendisine güvendiği kişidir.” Hadis-i Şerif
“Severken Allah için seven buğz ederken Allah için buğz eden, vermediği için Allah için vermeyen iman basamaklarını aşmıştır.” Hadis-i Şerif





Mevlana'yı Anma Törenleri başlıyor


Mevlana'nın 739. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri, 7 Aralık'ta gerçekleşti ''Sevgi ve Hoşgörü Yürüyüşü'' ile başladı.
         
                                     
                                                                                                
Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi var sanma...
Benim için ağlama, yazık, vah vah deme;
Şeytanın tuzağına düşersen, o zaman eyvah demenin sırasıdır,
Cenâzemi gördüğün zaman firâk, ayrılık deme,
Benim kavuşmam, buluşmam işte o zamandır,
Beni toprağa verdikleri  zaman, elvedâ elvedâ demeye kalkışma,
Mezar, cennet topluluğunun perdesidir.

Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret, güneşlele aya gurûbdan hiç ziyân gelir mi?
Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumunda şüpheye düşüyorsun?

Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf’u ne diye kuyuda feryad etsin?

Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç.
Zîrâ senin Hayy u Hû’yun, mekânsızlık âleminin fezâsındadır.
... 
                                                                                             MEVLANA


Ebedî vuslata erdiğini belirtmek için düğün gecesi anlamına 'şeb-i aruz' denilir. 
Mevlananın ölüm günü 17 Aralık, bu gün semazenlerle kutlanır.. 

Hakka kavuştuğum gün tabutum yürüyünce şu dünyanın dertleri ile dertleniyorum sanma. Bana ağlama yazık yazık deme. Cenazemi görünce ayrılık ayrılık diye feryat etme. Bedenimi toprağa verirken elveda elveda diye ağlama. Gün batımını gördün ya, gün doğumunu da seyret. Hangi tohum yere atıldı da çıkmadı. insan tohumu için neden yanlış bir zanna düşüyorsun? ' 

'Mezarımın toprağı bir yudum şarap gibidir. Bedenimi içince, canım göklerin üstüne çıkar. O padişah değilim ki tahttan ineyim de tabuta bineyim. Benim fermanımın yazısı ebediliktir'


Kabe'de 60 yıl sonra ilk!



Kabe'de 60 yıl sonra ilk!

Kabe'nin iç kiliti yaklaşık 60 yıl aradan sonra Mekke Bölge Emiri Prens Halid el-Faysal'ın katıldığı Kabe'nin içinin yıkanma merasiminin ardından Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz'in şahsi nafakasından özel saf altından yaptırılan kilitle değiştirildi.


Yeni anahtar bin 400 yıldan beri Kabe'nin anahtarını ellerinde bulunduran Mekke'nin en meşhur Al-Eşşeybiy ailesinin büyüğüne teslim edildi. Mekke'nin fethinden sonra Kabe'nin anahtarı ve örtüsünün kimde kalması gerektiği Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)'e nazil olan "Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah, size böylece ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah, işiten görendir." Nisa suresinin 58 ayet üzerine dedeleri Osman ibn Talha'ya seslenerek "Ey Ebu Talha Oğulları, Allah (CC) emanetini, sürekli sizde kalmak ve dürüst hareket etmek üzere alınız. Onu, zalim olmadıkça hiç kimse elinizden almaz." buyurdu.

Al-Eşşeybiy ailesi başkanı Abdulkadir Al-Eşşeybiy, Kabe'nin anahtarını Kabe örtüsünün yapıldığı fabrikada el ile üretilen özel bir kesede muhafaza ettiğini belirtti. Abdulkadir Al-Eşşeybiy sözlerine şöyle devam etti: "Anahtar güvenli bir yerde ve şimdiye kadar hiç kaybetmedik. Ancak bazı tarih kitaplarında birinin bu anahtarı çalmaya kalkıştığı ve yakalandığına işaret etmektedir."

Tarihi bilgilerde Abbasiler, Memlükiler ve Osmanlı dönemindeki Halife ve Padişahlar bu kilit ve anahtarları bazı münasebetlerde ve Kabe'nin onarımı için Kabe kapısının açılması ve kapanması için gönderdikleri belirtiliyor.

Osmanlı döneminde son Kabe kilit ve anahtarının yapılması emrini Sultan Abdülhamit tarafından verildi.

Osmanlı döneminde yaptırılan Kabe kilit ve anahtarı Hicri 1309 yılında Sultan Abdulhamit'in emriyle yapıldı. Bu kilit ve anahtar Suudi dönemine kadar Kabe'nin kapısında kaldı. Ancak Hicri 1398 yılında Suudi Arabistan Kralı Halid bin Abdülaziz el-Suud'un Kabe kapısının değiştirilmesini emretmesiyle birlikte kilit ve anahtar değişmiş oldu. Bu kilit ve anahtarda geçtiğimiz günlerde değiştirildi. Yeni kilit ve anahtarın özellikleri ise Sultan Abdülhamit döneminde yaptırılanla aynı olduğu belirtildi.

Mekke'den yayın yapan bir internet sitesinde Kabe anahtarlarından birinin 12. yüzyılda yapılan bir açık artırmada 18,1 milyon dolara alıcı bulmasıyla İslami Sanat eserleri arasında yeni bir rekora imza attığı ifade edildi. 


18 Aralık 2012 Salı

Serdar Tuncer'den "Fetih 1453" yorumu

İslam büyüyor ateizm azalıyor

İslam büyüyor ateizm azalıyor



İslam büyüyor ateizm azalıyor
Rusya’da Levada Araştırma Merkezi’nin raporuna göre ülkede “ateistim” diyenlerin oranı düştü. Ülke genelinde daha önce yüzde 3 olarak açıklanan Müslümanların oranı ise 7’ye yükseldi.
Şirketin bugün yayınladığı çalışmaya göre 143 milyon kişinin yaşadığı Rusya’da halkın yüzde 74’ü kendini Ortodoks Hıristiyan olarak tanımlarken, yüzde 7’si Müslüman olduğunu ifade ediyor. 2009’da yapılan benzer çalışmaya göre Ortodoksların oranı yüzde 80’i bulurken, Müslüman olarak tanımlayanlar ise yüzde 3 idi. Ortodoksların yüzde 33 ara sıra da olsa kiliseye gittiğini belirtiyor.    

13 Aralık 2012 Perşembe

İsrail 'Filistin” ibaresini kaldırdı

İsrail 'Filistin” ibaresini kaldırdı

İsrail  hükümeti,  Batı Şeria'ya  girmek  isteyenlerin pasaportlarına  vurduğu  giriş  damgasındaki "Filistin bölgesi" ibaresini kaldırdı yerine "Yahudi ve Samara bölgesidir" ibaresini getirdi.





Filistin'e Birleşmiş Milletler'de "üye olmayan gözlemci ülke" sıfatının verilmesinin ardından İsrail, Filistinlilere yönelik yeni bir uygulama daha başlattı. Kullanılmaya başlanan yeni ibarenin bölgede endişelere yol açtığı belirtiliyor.

Aytmatov ödülleri sahiplerini buldu..

Aytmatov ödülleri sahiplerini buldu

Aytmatov ödülleri sahiplerini buldu

Aytmatov ödüllerine, Kazak lider Nazarbayev, Londra kütüphanesi, Yönetmen Konçalovksi, sinema oyuncusu Arinbasarova ve Yunus Emre Türk Kültür Merkezi layık görüldü
Dünyaca ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov'un doğumun 84. yıl münasebetiyle düzenlenen uluslararası Aytmatov ödülünün sahipleri açıklandı. Buna göre, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, yazarın eseri "İlk Öğretmen" adlı romanından alınan filmin yapımcısı Rus Yönetmen Andrey Mihalkov Konçalovski ve aynı filmde rol alan sinema oyuncusu ve tiyatro sanatçısı Nataliya Utevlevna Arinbasarova, Londra Kütüphanesi ve Yunus Emre Türk Kültür Merkezi Aytmatov ödülüne layık görüldü.

Uluslararası Cengiz Aytmatov ödülü ilk kez geçen yıl düzenlenmişti. Yazarın doğum günü münasebetiyle her yıl düzenlenmesi kararı alan Aytmatov ödül sahiplerini Rusya, Almanya, İngiltere ve Kazakistan ülkelerinden akademisyenlerden oluşan jüri üyeleri belirliyor.

Aytmatov 1928 yılında 12 Aralık tarihinde dünyaya gelmişti. Böbrek yetmezliği ile hastaneye kaldırılan Aytmatov, Almanya'daki bir hastanede 2008 yılında hayata veda etmişti.

11 Aralık 2012 Salı


       NEYİ ÇOK SEVSEM ÜLİMÜNATİ  ARKASINDA ;
                                    ARTIK   HİÇBİR  FİLM/SİNAMA/ÇİZGİ DİZİ
                    SEVMEK İSTEMİYORUM HER BİRİNİN ARKASINDA KÖTÜLER VAR!

            
Yıllar önce defalarca izlediğim bir çizgi film vardı. Miyazaki yapımı içeriğini de severdim güzel mesajlar verdiğini düşünürdüm dün bir daha izlemek istedim, ama farklı bir bakış açısıyla izledim ve gördüklerimi paylaşmak istiyorum;







  
                               ARTIK SÖYLENİLECEK TEK ŞEY 'UZAK DOĞUDAN DA SAKININ!'
                            ÇÜNKÜ ONLARDA MASUM DEĞİL KORUNMUŞ KÜLTÜRLERİ FALANDA
                         YALAN ÖYLE BİR ŞEY YOK..



Türkiye'nin 2011 'boşanma karnesi'

Türkiye'nin 2011 'boşanma karnesi'                                           

Türkiye'nin 2011 'boşanma karnesi'

Geçen yıl yurt genelindeki boşanmaların nedenleri arasında ilk sırada 'geçimsizlik' yer alırken, boşanan çiftlerin yüzde 40'ı ilk beş senede yollarını ayırdı.
                     

10 Aralık 2012 Pazartesi

Azərbaycanda qədim dəfinə tapılıb

Azərbaycanda qədim dəfinə tapılıb
(resime tıklayınca açılabilir..)

Azərbaycanda qədim dəfinə tapılıb

Azərbaycan Milli Elmlər Akademiyası Arxeologiya və Etnoqrafiya İnstitutunun Ağsu arxeoloji ekspedisiyası Ağsu şəhərində qızıl sikkə nümunələrindən ibarət dəfinə aşkarlayıb.



Osmanlı padişahları neden hacca gitmedi?

Osmanlı padişahları neden hacca gitmedi?


Osmanlı padişahları neden hacca gitmedi?

Osmanlı padişahlarının hepsi dinî hassasiyete sahipti, ancak hiçbirisi hacca gitmedi.. Peki neden?
 HACCA GİDEN TEK ŞEHZADE

Osmanlı padişahlarının hepsi dinî hassasiyete sahipti. Ama buna rağmen hiçbirisi hacca gitmedi. Osmanlı hanedanında, padişahları bir kenara bırakırsak şehzadeler arasında bile Cem Sultan dışında kimse hacca gitmedi. Osmanlı hanedanında hacca gitmek için ilk ciddi girişimin sahibi 2. Beyazıt'tı. Şehzadeliğini geçirdiği ve valisi olduğu Amasya'dan hacca gitmek için yola koyulduğu sırada babası Fatih Sultan Mehmet'in ölüm haberini alan 2. Beyazıt, haberle birlikte bir de mektup almıştı. 

DEVLET İDARESİ BOŞLUK KALDIRMAZ2. Beyazıt'a, 'derhal İstanbul'a dönüp tahta geçmesi ve hacca gitmeyi halka ve devlet idaresinde görevi olmayanlara bırakması gerektiği, devlet idaresinin boşluk kaldırmayacağı, aksi halde düşmanın otorite boşluğunu fırsat bilerek Osmanlı Devleti'ne saldırabileceği' yönünde uyarılar içermekteydi.

Müslüman ülkelerde alkol tüketimi mi arttı!





Müslüman ülkelerde alkol tüketimi mi arttı!

AK Parti iktidara geldiği 2002 yılından bu yana alkol kullanımında bir artış olduğu görülüyor. OECD'nin yayınladığı rapora göre, alkole yapılan zamma, alınan vergilere, caydırıcı önlemlere rağmen alkol tüketimi azalmadı, tersine yükseldi. Alkol tüketen Müslüman ülkeler arasında Türkiye ikinci sırada..


MÜSLÜMAN ÜLKELERDE İÇKİ TÜKETİMİ YÜZDE 72 ARTTI
The Economist’in çeşitli kaynaklardan derlediği bulgu daha da çarpıcı: Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde 2001-2011 arasında içki tüketimi tam tamına yüzde 72 oranında arttı. Aynı dönemde dünyanın geri kalanındaki artış ise yüzde 30’du. Dergiye göre Müslüman ülkelerdeki artış, yabancılara, turistlere ya da halkın Müslüman olmayan kesimine bağlanamayacak kadar yüksek.

EN ÇOK ALKOL TÜKETEN MÜSLÜMAN ÜLKE SIRALAMASINDA 3 NUMARA İRAN
İslam coğrafyasında en çok içki tüketilen ülke Lübnan: Yılda 2.3 litre (saf alkol miktarı olarak). Lübnanlıları 1.9 litreyle Türkler izliyor (The Economist’in bulgusu OECD’den de yüksek). Üçüncü ülke sürpriz: İran! Alkol tamamen yasaklandığından ev yapımı içkilerin bolca tüketildiği ülkede yıllık oran 1.2 litre. Sonra 0.6 litreyle Endonezya, 0.4 litreyle Mısır geliyor. Listenin sonunda ise 0.1 litreyle Pakistan var.(ensonhaber) 

Mağara resimleri daha gerçekçi çıktı




Mağara resimleri daha gerçekçi çıktı

Bilim adamları tarih öncesi dönemlerde mağaralara kazınan resimlerdeki hata payının modern çağda yapılan resimlerdeki hata payından daha az olduğunu ortaya çıkardı.

İlk çağlarda yaşayan insanların mağara duvarlarına çizdikleri hayvanların hareketleri modern ressamlardan daha iyiymiş.

Budapeşte'deki Eotvos Üniversitesi'nden Gabor Horvath ve ekibi, bazı mağaraların duvarlarındaki tarih öncesine ait öküz ve fil resimleri ile hayvanların ayak hareketlerinin görüldüğü modern tabloları inceledi. Tablolardaki hareketler ile söz konusu hayvanların yürüyüş veya koşmalarına ilişkin bilimsel gözlemler karşılaştırıldı. Hayvanların yürürken ya da koşarken görüldüğü resimlerde bacaklar genellikle yanlış pozisyonda imiş. Araştırmada, tarih öncesi çağa ait resimlerdeki hata payının yüzde 46,2, 1887'den önceki modern eserlerinkinin ise yüzde 83,5 olduğu ortaya çıktı. 1887'den sonra modern eserlerdeki hata payı ise yüzde 57,9.

Budiste özür, Müslümana ölüm !!


Budiste özür, Müslümana ölüm

Budiste özür, Müslümana ölüm

Arakanlı Müslüman için kılını bile kıpırdatmayan hükümet, geçen hafta bir maden gösterisinde yaralanan Budist rahiplerden hemen özür diledi

8 Aralık 2012 Cumartesi

Şeytan Taktikleri - Nureddin Yıldız

Başörtü markamıza zarar verir!

Başörtü markamıza zarar verir!


Başörtü markamıza zarar verir!

Gazeteci Mehmet Ali Birand, haber dairesi başkanı olduğu Kanal D'de neden başörtülü muhabir çalıştırmadığına dair eleştiri üzerine, 'başörtülü çalışabilir ama ekrana çıkartmam, kanalın markasına zarar verir' dedi.

Avrupa'nın başörtülü ilk belediye meclis başkanı

Avrupa'nın başörtülü ilk belediye meclis başkanı


Avrupa'nın başörtülü ilk belediye meclis başkanı

Boşnaklar bir ilke imza attı. Edina Gabela Avrupa'nın başörtülü ilk belediye meclis başkanı oldu

İşaret Dili Yüksek Sadakat - Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer



işaret dili öğrenmek istedim çok güzel :)

7 Aralık 2012 Cuma

Masonlar, İlluminati, İhtiyarlar, falancalar, filancalar, ABD derin devleti, Türk en derin devleti vs… Bütün bunlar, karşı konulamayacak oldukları gibi, aynı zamanda kişisel sorumluluğumuzu iptal edici güç odaklarıdırlar. “Nasılsa biz bir şey yapamayız!”

Kurtlar Vadisi Sendromu
MUTLAKA okuyun!


Kurtlar Vadisi Sendromu

Enver Gülşen: 'Kurtlar Vadisi, her şeyden önce, safları ayrıştırma ve aklarla karaların birbirine karışmış olmasıyla benzer diğer dizilerden çok daha “profesyonel” bir noktada duruyor. Peki, dizinin her bölümünde verilen “mesajlardan” bir siyasi duruş yaratılacak kadar önemsenen bu dizi ne ifade etmeli bizler için?'

Tek tek her ferdin sorumluluğunu iptal ettiği gibi, akıl ve vicdanını da iptal ettiren bir böcekleşme! Bir an “kötü niyetli” bir bakışla, bu dizinin, bir tür ters propaganda olduğunu ve bizim “sakınmamız” gerektiği söylenen o şeyin, aslında ne kadar güçlü olduğunun propagandası yapılarak, ters yoldan bir sindirmenin aracı hâline dönüştürüldüğünü düşünemez miyiz? Bu dizinin, demokrasinin, insan ve vatandaş sorumluluğunun basit bir çocuk oyunu olduğu ve ülkenin geleceğinde etkisiz eleman olduğu propagandasını yaptığını düşünemez miyiz mesela? Ve neden bu ülke içinde dönen dolapları bilen “hakîkî kahramanların” elinden silah düşmediğini ve neden bunların, mutlaka askerî birtakım formasyonlara sahip olduklarını soramaz mıyız? 

SİTEYE YAPTIĞIM YORUMLAR

Merve FIRAT
Sanırım yazının dili ağır ya da konu o kadar dallı budaklı ki herkes farklı bir şey anlamış ben karşı çıkılmak için yapılan yorumları da doğru buluyorken karşı çıkmıyordum, yani bana öyle geldi ki herkes aslında aynı şeyi düşünüyor ama biri hayır deyip yok sayarak öbürü de evet deyip onaylayarak aynı şeyden bahsediyor yanlış anlamadıysam..yazıyı bir daha okudum daha da hoşuma gitti KISACA ana fikri tanrısal bir güç olarak görüp bireylerin sorumluluklarına üzerinden atmalarına şiddetle karşı!!!
11.12.2012 20:39:57
salih
10 yıldır izliyorum tamamen gerçekleri yazıp oynuyorlar, fakat biraz abartılı bir haber olmuş
08.12.2012 08:29:34
ali sert
savcı diyorsunuz ama salih irzabeyoğluınu unutuyorsunuz saidi nursiyi unutuyorsunuz sikilipli atıp efendiyi unutuyorsunuz.lütfen beyefendi düşmanı gözardı etmemizi istemeyin bizden.daha düne kadar pkklı kalleşlerin neler yaptığını gördük.görüyoruz içiride truva atı çıkaran güçler kürtler değildir siz iyisimiz biraz illiminatüye bakın masonlocalarına falan girin öğreninde öyle yazın. Vanlı birisi
08.12.2012 04:32:03
ali sert
fakat 2006 dan sonra bu güç devrilmeye başladı.bunu böceklerde yapmadı.aslanlar yaptı.kahramanların hayatlarını ortaya koymasıyla oldu.erdoğan ve ekibi bunu hayata geçirmede kahramanlıklar yaptı yapıyor.siz bence biraz daha araştırın okuyun küçümseeememizi istediğiniz habis örgütlerin neler yaptığını yapmak istediğini öğrenin öyle yazın.teolojik(özellikle teolojik)kelimlerle türkiye msülümanlarını düşmanı küçümsemeye itmeyin.dost yok düşman kavidir.elbette ortaya yiğitler çıkmıştır çıkacaktır.
08.12.2012 04:30:00
ali sert
ortada böcek falan yok. devletlerin idaresini yüzyıla yakındır elinde bulunduran güce karşı koyacak irade yoktu.kurlar vadisi dizisi içeride yürütülen derin mücadelenin sahneye aktarılan kısmının belki yüzde biri değildir.devlet nasıl olduda anadolu çocuklarının eline geçti böyle.her vatandaşın verdiği oy yetleri olsaydı zamanında çok fazla oy alan menderes idam edilirmiydiçözal bütün gücüne rağmen başaramadı.gerçekler ortada devletlerin idaresi küresel gücün denetimindeydi.türkiyedede böyleydi.
08.12.2012 04:25:07
ali sert
bu örgütlerin güçlerini anlamak için.osmanlıyı yıkan güç ingilizlermiydi yani, yoksa fransızlarmı 1923 teki batılı szöleşmeyi yapıp cumhuriyeti ingilizlere devreden zihniyet ingilizmiydi.1942 de başlayıp 2006 ya kadar süren dönemlerde askere darbe yaptıranlar kimlerdi caba yazar bey?babyiğitleri 1960 ta astıranlar bizimkilermiydi.siz tabiki bizimkiler dersiniz.neden ısrarla görmezden gelmemizi sitiyorsunuz acaba?kurtlar vadisini suçlarken büyütüyor diye acaba sizde küçültmekmi istiyorsunuz?
08.12.2012 04:22:10
ali sert
kurtlar vadisi niahyetinde bir dizi.fakat yazarımız dizi ötesinde bulunanları ortaya koyarak dizide büyütüldüğünü söylediği örgütlenmeleri zihinimizxe küçülterek koymak derinde.Peki sormazlarmı adama dünyayı idare edenlerin kimlikleri, ırkları ve ideolojileri nedir diye?Siz saydığınız örgütleri hakketen küçükmü görüyorsunuz.araya teolojik kelimeler yerleiştirmek suretiyle ülkeleri idare eden siyonist üst yapıyı görmezden gelmemeizimi istiyorsunuz.sadece türkiye örneği bile yeter.
08.12.2012 04:18:56
Erol Köse
yazınızı sonuna kadar dikkatle okudum. Sizin gibi düşünmüyorum. Sizin gibi kendimi böcek de hissetmiyorum. Ters propagandayı da farkında olmadan siz yapıyorsunuz. Mesaj gayet açık ve net. Ellerinde ne teknoloji olursa olsun Allah'ın izni ile altından kalkarız. Gelecek de bizimdir. Türkiye'nin ilerleyişi, normalleşmesi ilk önce Deli Yürek sonra da selefi Kurtlar Vadisi ile başlamıştır. Halk devletin içinde dönen kirli tezgahları bu dizilerle öğrendi. Yoksa Ergenekon, Balyoz'u zor sorgulardık
08.12.2012 00:48:37
Merve FIRAT
beyninize sağlık!! bu yazıyı çok beğendim. Acaba bu dizinin arkasında da mı üllimünati var... her şeyi her yeri sarmışlar ! artık dizi izleyemez oldum her yerde işaretleri var. bu dizi de öyle geldi bana hiç de MASUM değiller..
07.12.2012 22:17:08
Yusuf
Faşist kafayla çekilen, İslamı da ara sıra yama olarak kullanan, bir kahraman biziz diyebilmek için mücahidleri bile zoka altına sokup sahte diye gösteren kahpe bir dizi!
07.12.2012 21:21:00
molla karınca
Yıllardır kurtlar vadisini izlerim ama hiç bu açıdan değerlendirmedim Sayın Enver Gülşen'e ters propaganda hakkında verdiği bilgilerden dolayı teşekkür ederim.
07.12.2012 19:54:12
R.K.
Afedersiniz! Bu simdi bir habermi oluyor?